Bundan önceki yazılarımızda elektronik ortamda haksız rekabet tanımı ve haksız rekabet hallerini anlatmıştık bu yazımızda ise genel olarak  haksız rekabete uğramanız karşısında açılabilecek davaları anlatacağız.

Haksız rekabetin varlığı durumunda haksız rekabet  fiilini işleyen kimseye karşı TTK nun  56’maddesinde  öngörülen davalardan biri açılabilmektedir. Haksız rekabet fiilini işleyen kimse ile haksız rekabete maruz kalan arasında rekabet ilişkisinin varlığı gerekli değildir. Bu kanun hükümleri ticari olsun olmasın her tür haksız rekabet halinde uygulanabilmektedir. Hatta haksız rekabet davaları, üçüncü kişilere karşı da açılabilmektedir.Fakat ticari olmayan işlerdeki haksız rekabet hallerinde, özellikle de davalı tarafın tacir olmadığı haksız rekabet hallerinde Borçlar Hukuku Hükümleri uygulanmaktadır.

Buna ilaveten haksız eyleme konu olan emtiayı satışa sunan veya kişisel gereksinimden başka nedenlerle elde bulunduran kişilere karşı da dava açılması mümkündür.

 Web sitelerinde üçüncü kişiler tarafından ziyaretçilere satılan mal ya da hizmetlerle ilgili olarak, lehe yorumlar yapılması ve tavsiye edilmesi veya belirli ürünlerin kötülenmesi, isimlerinin verilmesi de haksız rekabet halini teşkil edebilmektedir. Belirli meslek gruplarının tavsiye edilmesi veya ürünlerin kötülenmesi hali açık bir haksız rekabet örneğidir. Bu tür haksız rekabet türlerinin üçüncü kişiler tarafından işlenebilmesi de mümkün olup bu durumlarda da haksız rekabete uğrayan kişilerin veya şirketlerin  dava açma hakkı bulunmaktadır.

T.T.K. haksız rekabet hallerinde açılacak davaları madde 56 da şu şekilde tanımlamıştır;

 Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;

a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,

b) Haksız rekabetin men’ini,

c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,

d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,

e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini,

isteyebilir. Davacı lehine ve (d) bendi hükmünce tazminat olarak hâkim, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebilir.

(2) Ekonomik çıkarları zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek müşteriler de birinci fıkradaki davaları açabilirler, ancak araçların ve malların imhasını isteyemezler.

(3) Ticaret ve sanayi odaları, esnaf odaları, borsalar ve tüzüklerine göre üyelerinin ekonomik menfaatlerini korumaya yetkili bulunan diğer meslekî ve ekonomik birlikler ile tüzüklerine göre tüketicilerin ekonomik menfaatlerini koruyan sivil toplum kuruluşlarıyla kamusal nitelikteki kurumlar da birinci fıkranın (a), (b) ve (c) bentlerinde yazılı davaları açabilirler.

(4) Bir kimse aleyhine birinci fıkranın (b) ve (c) bentleri gereğince verilmiş olan hüküm, haksız rekabete konu malları, doğrudan veya dolaylı bir şekilde ondan ticari amaçla elde etmiş olan kişiler hakkında da icra olunur.

Haksız rekabet hallerine ilişkin yukarıda sayılan davalar, fiilin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıl içinde ve herhalde fiilin işlenmesinden itibaren üç yıl içinde açılmalıdır. Ancak TTK 60. maddesi ile ayrıca Ceza Kanunu’na atıf yapmak sureti ile fiilin aynı zamanda Ceza Kanunu’nda düzenlenmiş bir suç olması durumunda daha uzun zamanaşımı süresi öngörülmüş ise, bu zamanaşımı süresine tabi olacağı  da ayrıca belirlenmiştir.

Categories: Sinerji

0 Comments

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir